Ana Sayfa Haberler Yazılar Resim Galerisi Oyunlar Videolar Rami Spor Atatürk İletisim
 
 »MENÜ
ANA MENÜ
    RAMİ'NİN TARİHİ
    RAMİ'DE İLKLER
    BİZİ TANIYIN
    SOKAK VE CADDELER
    İDARİ HİZMETLER
    TEBLİGAT BİLGİLENDİRME
    NÖBETÇİ ECZANELER
    RAMİ'DE GEZİNTİ
    ÖNCEKİ MUHTARLARIMIZ
    RAMİ'NİN ADI
    FAALİYETLERİMİZ
    RAMİ'NİN REHBERİ
    AİLE HEKİMİM KİM
    FORMLAR VE ÇİZELGELER
    HİZMETLERİMİZ
    TARİHİ YAPILARIMIZ

ZİYARETÇİ DEFTERİ
    DEFTERİ OKU
    DEFTERE YAZ

DİĞER BÖLÜMLER
    FAYDALI LİNKLER
    CANLI TV İZLE
    E-VATANDAŞ
    İSTANBUL İLÇELERİ
    FAYDALI BİLGİLER

 » İSTANBUL MUHTARLARI
    Tüm İstanbul Muhtarlarının
Telefon ve İsimleri
 » İLAN PANOSU
    İlanlara Bakın

İlan Ekleyin
 » SİTE İSTATİSTİKLERİ
 » İSTANBUL'DA HAVA
ISTANBUL
:: Rami Cuma Mahallesi Muhtarlığı::-RAMİ'NİN ADI
 » RAMİ'NİN ADI

Rami'nin Adı Nereden Gelmektedir 

Rami Mehmet Paşa


Osmanlı devlet adamları ve sadr-ı âzamları arasında zekâsı ve bilgisi, kuvvetli ihatası, nüktedanlığı ve hazır cevaplığı ve musahabelerinde ikna kuvveti ve zerafeti ile tanınmış ve Osmanlı şairlerinin birinci safında yer almış olan Rami Mehmed Paşa, Eyüp'te Nişanci Mahallesi'nde Hasan ağa adında bir ihtisap terazicisinin oğlu olup 1064 veya 1065 (1654-1655) de orada doğmuştur. Zamanına göre mutat tahsilden sonra reis kalemine (reis-ül kütab dairesine) devam etmiş ve az müddette kabiliyeti dikkati çekmiş ve şiire istidadı sebebiyle Nâbi ve Sami gibi devrinin büyük şairlerinin meclisine devam ederek yükselmiştir. Şair Nâbi Efendi, Dördüncü Mehmed'in musahibi ve damadı Bolu'lu Mustafa Paşa'nın divan efendisi bulunduğu sırada, Râmî efendi'yi masraf kâtipliğine tâyin ettirmiş olup kendisi Paşanın kethüdası olunca Rami efendi'yi divan efendisi yaptırmıştır. Musahip Mustafa Paşa'nın 1097 Zilkade -1686 Eylülde vefat etmesi üzerine Rami efendi, hâmisi Nâbi ile beraber hacca gitmiş ve avdetinde Divan-ı hümâyun kalemine girerek 1100 H. -1688 M. reis kalemine kesedar (evrak muhafızı) olmuştur. 1102 H.-1695 M. de beylikçi olan Rami efendi, 1106 H.-1694 M. de Acem Bekir efendi'nin yerine reis-ul küttab oldu 3 ve iki sene bu makamda kaldı. Fakat vezir-i âzam Elmas Mehmed Paşa ile geçine-mediğinden azlolundu; Zanta muharebesinde Elmas Mehmed Paşa'nın asker tarafından katledilmesi üzerine şeyh-ul islâm Seyyid Feyzullah Efendi'nin ricasiyle yeni sadr-ı âzam Amcazade Hüseyin Paşa'nın muvafakatiyle ikinci defa reis-ül küttab oldu (1109 Rebiulevvel 9 - 25 Eylül 1697). Karlofça muahedesi bunun reisliği zamanına rasladı ve vezir pâyesiyle murahhas oldu. Vukuf, ihata ve cerbezesiyle muhasım devletlerin murahhaslarını ilzam ederek müzakerede üstün rol oynadı ve çetin çekişmelerle mümkün olanı yaptı, müf-ritane istekleri önleyerek makul dereceye indirdi. Karlofça muahedesi ndeki hizmeti pâdişâh tarafından takdir olundu ve ikinci murahhas ve tercüman İskerletzâde Aleksandros ile birlikte kürk giydi. Kendisine vezirlik teklif olundu ise de kabul etmiyerek bu halile reis-ül küttablıkta kalmağı tercih etti; muahededeki muvaffakiyeti şöhretine sebep oldu ve vezir-i âzamin kendisine itimadı dolayısiyle devlet işleri onun tarafından idare edildi. Amcazâde'nin sadaretten çekilmesinden sonra vezir-i âzam olan Daltaban Mustafa Paşa, Rami Efendi'nin nüfuz ve şöhretinden dolayı kendisine rakib görerek azl ve nefyini tasarlamıştı; fakat Rami efendi'yi hem pâdişâh ve hem de şeyh-ul islâm Feyzullah efendi himaye ettiklerinden reis-ül-küttablıktan alınarak sadaretine mukaddime olmak üzere Kubbe vezirliğine getirildi (8 Şaban 1114 - 28 Aralık 1702). Sadr-ı âzamin isteğine aykırı olarak Rami efendinin vezir olması Daltaban Mustafa Paşa ile Şeyh-ulislâmm aralarını açtı ve Feyzullah efendi'den intikam alayım derken muvaffak olamıyarak azl ve îdam edilip Râmî Mehmed Paşa vezir-i âzam oldu (1114 Ramazan). Rami Mehmed Paşa yedi ay kadar sadarette kaldı. Pâdişâh İkinci Mustafa kendisine mührü hümâyunı verirken şeyh-ul islamm tavsiyesiyle hareket etmesini, aksi takdirde mesul ve muateb olacağını söylemiş olduğundan o da bu tavsiyeye riayet etti. Sadr-ı âzamin yanında bir adamının bulunmasını ve bu suretle oradaki harekâtı kontrol etmesini isteyen şeyh-ül islâm, sipahi ağası Ali ağayı vezir-i âzam kethüdası tâyin ettirdi; Rami Paşa istemediği halde bu tâyini yapmağa mecbur oldu. Rununla beraber Ali ağa'yı kethüdalık işlerine müdahale ettirmiyerek zımmen istiskal gösterdi.
Şeyh-ül islâmın hudutsuz ihtirası, teferruata kadar devlet işlerine müdahalesi, onun mütaleası olmadan sadr-ı âzamin hiçbir arzının pâdişâh tarafından kabul edilmemesi Rami Paşa'yı çok sıktı, sinirlendirdi ve bu haller dolayısiyle işi yürütemeyen ve sadaret nüfuzunu kullanamıyan zarif ve mülayim sadr-ı âzamin asabı bozuldu; memleket işleri müdahelelerle yürümez oldu. Feyzullah efendi'nin tahakkümünden kurtulmak isteyen Rami Mehmed Paşa, onu bertaraf etmek isteyerek Osmanlı vekayii kısmında görüldüğü üzere, İstanbul'da cebecileri tahrik ettirdi ve neticede meşhur Birinci Edirne Vakası meydana geldi (1115 H.-1703) M.) Vaziyetin vehametini İkinci Mustafa'ya arzeden Rami Mehmed Paşa evvelâ Edirne'de ikinci Bayezit evkafı kâtibi Çinicizâde Ahmet efendi'nin evinde ve daha sonra Eyüp'te kendisine ait Rami Çiftliğinde saklandı, kendisini çok aradılarsa da bulamadılar. Üçüncü Ahmed'in cülusu ve sükûnetin iadesinden yani vakadan dört ay sonra, şeyh-ül islâmı 'devirmek için ittifak etmiş olduğu damad Moralı Hasan Paşa'nın vezir-i âzam olması üzerine ona haber gönderdi ve yeni sadr-ı âzamin şefaatiyle afv olunarak Kıbrıs valiliğine tâyin olundu 2. Saklandığı zaman yanında kalmış olan sadaret mührünü teslim etti (15 Şaban 1115 -24 Aralık 1703). Cidde valisi bulunan Süleyman Paşa Mısır valiliğine tâyin edilmişti; bunun pek sert ve şedid olduğu duyulduğu için Mısır askerî ocakları istemediklerinden, Rami Paşa, Kıbrıs'tan Mısır valiliğine naklolundu (1116 Cemaziyelevvel -1704 Eylül)3). Râmî Paşa bir buçuk sene burada kaldı; rivayete göre ahalinin kendisini istememelerinden dolayı 2 Cemaziyelâhır -ve 11 Eylül 1706 da azlölunarak yerine Tamışvar eyaleti valisi izmirli Ali Paşa tâyin olunarak selefinin borçlarının tahsili emrolundu 1. Bu suretle Rami Mehmed Paşa, hesap vermek üzere on ay Mısır'da envai tazyike mâruz kaldı ve sonra da vezirliği alınarak Rodos kalesinde kalebend edildi (1119 Rebiülâhır-1707 Temmuz) 2. Rami Mehmed Paşa, kalebend olduktan sonra da devlete, tüccara borçlarından dolayı çok sıkıştırıldı. Gerek reis-ül küttab-lığında ve gerek Mısır'da tedarik ettiği paraların borcuna nazaran pek ziyade olmasına rağmen borçlarını vermemesi sebebiyle bunun tahkik ve tahsili için Rodos'a bir de memur gönderildi ve bu hususta Rodos kadısına da yazıldığı gibi 3 Mısır'daki bütün emvalinin müsaderesi emrolundu (1119 Receb - 1707 Ekim başları) 4. Rami Mehmed Paşa'nın Edirne'de Sultan Bayezit evkafı kâtibi Ahmed'in hanesinde parası ve eşyası olduğunu İstanbul'da evinin kâhyası olan akrabasından Mustafa ve kayın biraderi kapıcıbaşı Hasan haber verdiklerinden, bunun tahkiki Edirne kadısiyle Edirne bostancıbaşısına yazılmıştır. Fakat bu aramada on üç kese akçe gibi az bir para bulunarak İstanbul'a. gönderilmiştir. Rami Mehmed Paşa hakkında bu kadar takibe ve lüzumundan fazla tazyika sebep, hasmı olan ve o tarihlerde vezir-i-âzam bulunan Çorlulu Ali Paşa idi. Râmî Mehmed Paşa, sadr-ı âzam iken Çorlu'lu Ali Paşa ikinci Mustafa'nın silâhtarı bulunuyor ve pâdişâh üzerinde tesir yaparak sadr-ı âzamin bazı icraatının bozulmasına sebeb oluyordu. Sadr-ı âzam, bir münasebet getirerek devlet işlerinde vukuf sahibi vezirlerin bulunmadığını ve Silâhtar Ali ağa gibi değerli bir zatın vezirlikle kubbe vezirliğine tâyininin yerinde olacağını arzetmek suretiyle silâhtarı ustalıkla pâdişâhın yanından uzaklaştırarak kubbe veziri yaptırmıştı. İşte buna mim koyan Çorlu'lu Ali Paşa, sadr-ı âzam olunca Rami paşa'dan öeünü almak istemiş ve onu Mısır'dan azl ve vezirliğini elinden aldıktan sonra menfasında da çok eziyet ettirmiştir 3. Râmî Paşa'nın 1119 Zilhicce iptidaları ve 1708 Şubatta Girid'de Grabosa kasabasında oturmasına irade çıkarak Rodos kadısına bir ferman gönderildiği gibi, kendisini Girid'e nakletmek üzere Akdeniz kalyonları başbuğu olan patrona kaptanı Mustafa bey'e de emir verilmiş ise de 4, bu fermanlar varmadan evvel Râmî Paşa Rodos'ta, vefat etmiştir 5. Vefatında elli iki yaşında idi. 1113 Cemaziyelevvel (1701 Ekim) tarihli vakfiyesiyle Eyüb nişancısında mektep yaptırmıştır. Şeyhî, Vekayi-ül fudala ismiyle Şakayik zeylinde Rami Mehmed Paşa'yı âkil, işgüzar, ihatalı ve geniş malûmat sahibi, malî işlerde vukuf ve malûmatı müsellem, münşi, şair fakat haris ve vefasız olarak tavsif etmektedir.
Müverrih Raşid de Râmî Paşa'nın iyi bir şair "Her fen-'de vayesi ve her hünerden mâyesi" olduğunu söyledikten sonra meclis ve sohbetinin lâtif, rind, zarif ve vezirler arasında eşine nadir tesadüf edilir bir zat olduğunu kaydetmektedir1. Muasırı olan Osmanzâde Taip: "Akl-ü rüşd ile yegane-i zaman zarif ve nüktedan" ve kudretli bir şair fakat hak naşinas ve vefasız olduğunu ve sadarete geçinceye kadar iyi halleriyle kendisini sevdirip ve vezir-i âzam olunca şiddet ve hiddetle ve garazkârane hareket ve bazı kâtiplere divanda dayak attırmak gibi halleriyle fena nam bıraktığını yazdıktan sonra vefatı do-layısiyle merhumu şöyle tavsif ediyor: Görmedim ben Rami Paşa gibi bir hâzır cevab Her sözü darbülmesel her nüktesi faslülhitab Akl-ü rüşdiyle reis iken adimülmisl idi Izz-i teşrif-i sadaretle olunca kâmiyab
Eyleyip tebdil-i etvar öyle bedhû oldukim Eylemezdi ettiği evzâı mecnun irtikâb Böyle iken yine merhumun vücudı âleme Mahz-ı lûtf idi desem olmaz mahalli irtiyab. Rami Paşa sadareti zamanında millî sanayie ehemmiyet verdi. Yerli çuha ve ipek sanayii ustalarını getirterek onları teşvik edip her hususta himaye edileceklerini taahhüt eyledi 2. Kısa süren sadareti zamanındaki faaliyetlerinden birisi de, harbler dolayısiyle bozulmuş olan malî vaziyeti düzeltmek oldu; îr ad ve masrafta muvazene tesisine çalıştı ve bir hayli tasarruf yaptı; tersane işlerini de yoluna koydu. Kendisinin doğum yeri olan Eyüp nişancısında merhum Koca Nişancı Celâlzâde Mustafa bey'in camiinin yanına bir ilkokul ve altına da bir çeşme yaptırdı. Eyüb'ün üstünde ismine mensup Rami mevkiinde bir çiftliği vardı; bu çiftlik sonradan Nevşehirli Dama d ibrahim Paşa'nın damadı kethüda Mehmed Paşa tarafından satın alındı1, ise de, ismini zamanımıza kadar muhafaza etti. Osmanlı şairlerinin birinci sınıfından olan Rami Mehmed Paşa muasırlarının üstünde yer tutmuştur. Hattâ bir şiirinde: Rami nola arz eyler isem herkese şiirim Pazar-i belagatte utanmam güherimden demek suretiyle kudretini muasırlarına kabul ettirecek kadar yüksek şairdi. Rindane ve hakimane gazellerinin hepsinde de muvaffak olmuştur. Rami Paşa'nın oğlu Refet beyde şairdi. Şuara tezkiresi yazmış olan Salim efendi, Râmî Paşa'nın damadı idi. Rami Paşa'nın şiirlerinden bazı parçalar : Hayal-i lâ'lVnâbın câm-ı çeşm-i terde kalmıştır Humâr-ı bezm-i nûşâ nûş-ı vasim serde kalmıştır Değildir bende dil ser germi-i fik-i nigâhınla O bir mest-i mehabbettir düşüp bir yerde kalmıştır Mükedderdir seraser meşreb-ı eczay-ı âlem hep Safay-ı hatır ancak badede sâgarda kalmıştır Bu sırrı keşfe bir müşkilküşây-ı cûd gelmez mi? Kerem bilafz-ı bî mâna gibi dillerde kalmıştır Mücevher tac-ı devlet kimseye sûd etmez ey Râmî Nice şâh-ı cihanın çeşmi ol efserde kalmıştır
Bana bir neşve bahş eyler ki hatt-ı yâr söylenmez
Süveydâda nihandır halka, bû esrar söylenmez
Beni gördükçe ey meh lâl edersin fart-ı mihrinle
Ve lâkin gayrilerle ettiğin güftâr söylenmez
Yine filcümle mümkin söylenilmek kametin vasfı
Kıyamet kopsa amma hâlet-ı reftâr söylenmez
Edersin güftgüy-i mahremâne müddeilerle
Yanında hayf nâm-ı âşık-ı dildar söylenmez
Zebanzed âşinay-ı lafza mail şimdilik yaran
Sakın Rami Zebân-ı tazede eş'ar söylenmez
Rodos'ta mevkuf iken vefa mdan dört gün evvel söylemiş-olduğu bir gazeli
Mahv olmadayız zaaf ile pirahenimizden
Çekmez mi dahi destini gam pirahenimizden
Lâyik mıdır ey gonca-i gülüzâr-ı letafet
Lebriz-i tebessüm olasın şivenemizden?
Biz mûrçe-i harmen-i sahray-ı gilalız
Pâmal oluruz dür olıcak meskenimizden
Arayiş-i çün verd-i tahammül ola Râmî
Gitmezse ne gam mürg-i elem gülşenimizden
Dursun yerinde gamze-i fettan-ı hunfeşan
Baştan belâlı âşıkı ol perçim öldürür
Serşâr-ı gamım fikr-i meal eylediğimden
Hûndur ciğerim kesb-i kemal eylediğimden


Görüntülenme: 9921 kez